10.05.2020
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Ünyayar, Marmara Denizinde meydana gelen kirlilik, ardından oluşan müsilaj ve başa çıkma yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
“EĞER DOĞRU ÖNLEM ALINMAZSA, BALIK ÖLÜMLERİ VE HAVAYA YOĞUN MİKTARDA SÜLFÜR GAZI YAYILIMI KAÇINILMAZ”
Açıklamasında, Müsilaj probleminin nasıl ortaya çıktığına değinen Prof. Dr. Ünyayar, “Evsel atıklar ve endüstriyel atıklar arıtılmadan Marmara denizine boşaltılmaktadır. Bu organik yük, kanalizasyon kökenli olduğundan, denizdeki mavi yeşil alglerin çoğalıp üremesine sebep olmaktadır. Denizdeki fosfor ve azot miktarına da bağlı olarak artan bu bakteriler, deniz yüzeyinde büyük bir tabaka halinde yerleşip, oksijen veya karbondioksit giriş çıkışlarını engellemesi manasına gelmektedir. Deniz yüzeyinde oluşan bu müsilaj dediğimiz kalın tabaka sebebiyle, deniz yüzeyinden su altına ışık girmediği için denizaltındaki deniz canlıları için fotosentez olayı engellenmiş oluyor. Kalın tabaka sebebiyle deniz altından yüzeyine kadar bir oksijen alışverişi olmadığı için, balıklarda ölümler olup, alglerin balıkların solungaçları üzerine yapıştığı için toplu balık ölümleri de gerçekleşecektir. Bu alglerin zamanla dibe çökmesi ile sülfür kokusu oluşacak, dipteki bakteriler ile çoğalıp suların zamanla karışması sebebiyle bu tabakanın atmosfere geçmesiyle çok kötü bir koku yayılacaktır. Denizde oluşan bu toksik maddeler midyelerde birikecek ve o mideyi yiyen insanlarda bu toksinlerden zehirlenip olumsuz şekilde etkilenmiş olacaklar. Bu geçici bir kirlenme değil, bu bakteriyi ağız yoluyla vücuda geçirildiğinde ishal vb. hastalıklar meydana gelebilecek. Bunun yanında, içerisinde yoğun protein barındıran müsilaj, zamanla deniz dibine çökerek orada bakteriler tarafından parçalanıp sülfür gazı oluşumuna neden olacaktır. Bu durum, sudaki oksijen seviyesinin azalarak balık ölümlerine ve havaya çok kötü koku yayılmasına neden olacaktır.
“6 AY SONRASINDA DENİZİ GERÇEK SAHİPLERİNE BIRAKMAK MÜMKÜNDÜR”
Prof. Dr. Ali Ün yayar Marmara denizi bu noktadayken ne yapılabilir sorusuna da açıklık getirerek, “Biyoteknolojik olarak en basit çözüm için tuzlu suya dayanıklı poretinaz enzimi ve bunu üreten bakterileri denize püskürterek, protein yapıdaki müsilajı parçalayıp geçici olarak bozulan bu ekolojik dengeyi tekrar bozarak 6 ay sonrasında denizi gerçek sahiplerine bırakmak mümkündür. Bu 6 ay süresi boyunca denize girdi yapılan tüm kirlilik parametrelerini iptal edip, hiçbir şekilde atık veya arıtılmamış suyun denize girmesini engelleyerek bu problemin üstesinden gelebiliriz.
“BU YÖNTEM İLE MARMARA DENİZİ ESKİSİNDEN DAHA TEMİZ HALE GELEREK, OLMASI GEREKEN MİKROBİYOTANIN ORAYA YERLEŞECEĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ”
Bu enzimleri önermemizin nedeni, patojen olmaması ve denizdeki canlı türlerine etkisi olmaması ile birlikte, müsilajın tükenmesinin ardından kaybolacak olmasıdır. Denizi kirleten faktörlerin tamamiyle ortadan kadırarak bu sistemi uygularsak eğer, 6 ay yada 1 sene içerisinde Marmara Denizi eskisinden daha temiz hale gelerek, olması gereken mikrobiyotanın oraya yerleşeceğini söyleyebiliriz.
GAÜ Tıp Fakültesi olarak bu konuda her türlü yardıma hazırız. Yeter ki çevremizi ve geleceğimizi kurtaralım.”
Kaynak : AA