23.05.2023
Ülkemizde ilaç araştırmaları hakkında ilk yönetmeliğin çıkmasının üzerinden 30 yıl geçti. 1993 yılından günümüze, ülkemizdeki klinik araştırmaların etik ve bilimsel standartlarda ilerlemesine, klinik araştırmaların gelişimine katkısı ve emeği olan herkese teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Sanofi, son 25 yılda yapılan yüzlerce çalışma, eğitim, destek ve iş birliği faaliyetleri ile ülkemizin bu alanda gelişiminde öncülük etmiştir ve çalışmalarını artırarak devam ettirmektedir. Ülkemizde pek çok hekim ve bu hekimlerin kurumları ile çeşitli alanlarda stratejik iş birlikleri yürütüyoruz. Ayrıca daha kapsamlı projemizden biri olan, Ankara Üniversitesi “Nadir Hastalıklar Uygulama ve Araştırma Merkezi (NADİR) ile kurduğumuz iş birliği ile bilimsel faaliyetlerin daha da güçlendirilmesini amaçlıyoruz.“Birçok tedavi alanında klinik araştırma yürütüyoruz.”
Şu anda kendi bölgemizde, 14 ülkenin olduğu büyük bir coğrafyanın liderliğini Türkiye’den yürütür durumdayız. Bugün Türkiye’de 50, liderliğini yürüttüğümüz ülkelerde yaklaşık 30 çalışma ile bölgede birçok tedavi alanında klinik araştırma yürütüyoruz.
Sanofi grubunun faaliyet gösterdiği yaklaşık 100 ülke içinde sadece 19’unda yer alan global Ar-Ge’ye direkt raporlama yapan ve diğer ülkelere liderlik yapan organizasyon olma özelliği taşıyan Klinik Araştırmalar Birimimiz, ülkemizin stratejik olarak konumlandırıldığının bir göstergesi. Keşfedilen her 10.000 molekülden ancak 1 tanesi tüm aşamaları yaklaşık 10-15 yıl içinde başarı ile geçerek hastalara ulaşabiliyor. Bu araştırmaların maliyeti bugün artık küresel düzeyde yaklaşık 2 Milyar USD ile ifade ediliyor. Bu zorlu yolculuk, insan sağlığını daha iyi yerlere taşımaya yardımcı olan yeni tedavi ve tıbbi cihazlara ulaşmamızı sağlıyor. Bu yolculuğun önemli bir bölümünü keşif ve sentezden sonra klinik araştırmalar oluşturuyor.
“Sanofi olarak global ciromuzun yaklaşık yüzde 15’ini Ar-Ge yatırımlarına ayırıyoruz” Bilim ve inovasyona odaklanan yenilikçi ve lider bir sağlık şirketi olarak bugün Sanofi, küresel pazarda yaklaşık yüzde 3,5’luk pazar payıyla dünyanın ilk 10 ilaç şirketinden biri. İnsan sağlığına hizmet etme hedefimizin temelini inovasyon ve bilimsel keşiflere olan bağlılığımız oluşturuyor.
Sanofi, dünya genelindeki cirosunun yaklaşık yüzde 15’ini Ar-Ge yatırımlarına ayırıyor. Bu Ar-Ge harcamalarının önemli bir kısmı ise özellikli tedavi alanlarına ayrılıyor. Mart 2023 itibarıyla, dünyada 84 klinik geliştirme aşamasında projemiz bulunuyor.1 Bunlardan 24’ü Faz-1, 32’si Faz-2, 26’sı Faz-3 ve 2’si ise onay için ruhsatlandırma otoritelerine sunulmuş durumda.
Ülkemizde de son yıllarda Faz I klinik araştırma merkezlerinin artarak faaliyete geçmesi sevindirici. Bu merkezler dünyada tedavisi bilinmeyen hastalıklara yönelik yeni tedavilerin geliştirilmesine olanak sağlarken, Türkiye’nin yerli ilaç ve tedavi çalışmaları açısından da önem taşıyor. Sanofi Türkiye olarak biz de bu gelişmeye paralel olarak geçtiğimiz yıl 2 adet Faz I çalışmasını ülkemize kazandırmayı başardık.
Teknolojinin ilerlemesi ile klinik araştırmalarda kullanılan yöntemler de ilerliyor. Örneğin akıllı saatler gibi giyilebilir cihazlarla klinik araştırmalara katılan gönüllülerden daha hızlı ve etkin veri toplanması mümkün. Yapay zeka bir çok alanda (çeşitli belgelerin tercümesi, raporların yazılması gibi) kullanılır hale geldi. Tele sağlık, evde bakım, hastaya direk çalışma ilacı ulaştırma hizmeti gibi yöntemler klinik araştırmaya katılan gönüllülerin, araştırmanın yapıldığı sağlık kuruluşuna gitmeden çalışma takiplerinin yapılabildiği prosedürler ile hem gönüllülerin hem araştırmacı hekimlerin işlerini kolaylaştırıyor.İlaca erişim her bireyin hakkıdır. Dolayısıyla insan sağlığını daha iyiye taşıyan yenilikçi tedaviler herkes için ulaşılabilir olmalıdır. Bu anlamda ilaç keşfi ve onayı arasında geçen sürenin kısaltılması, harcamaları azaltacak yöntem ve süreçlerin uygulanması gerekiyor. Artık günümüzde yapay zeka ile hızlı rasyonel ilaç tasarımları yapılabilmekte.
Sanofi, ilacın keşif ve sentez döneminde bu teknolojileri kullandığı gibi, operasyonel verimlilik sağlayacağı süreçleri de harekete geçirdi. Örneğin, Çin’in Chengdu şehrinde yaklaşık 250 çalışan ile bilgi teknolojilerini kullanarak klinik araştırmalardan elde edilen verileri daha hızlı ve etkili analiz ediyor ve sağlık otoritelerine sonuçları daha hızlı iletebiliyor.Klinik araştırmalar, hastaların ve hekimlerin yenilikçi tedavilere erişimini sağlayan, ülke ekonomisine, ülkemiz sağlık sistemine katkıları olan ve Türkiye’deki bilimsel gelişimin artırılmasında rol oynayan büyük bir değer. Bu nedenle ülkemizde klinik araştırmaların daha yaygınlaşması ve bu alanda farkındalığın artması açısından 20 Mayıs Uluslararası Klinik Araştırmalar Günü’nü önemsiyoruz.
Klinik araştırmalarda lider bir biyoteknoloji şirketi olarak, insan hayatını iyileştirmek için bilimin mümkün kıldığı mucizelerin peşindeyiz. Her zaman daha iyi tedavilerin keşfedilebileceği inancıyla, tıp pratiklerini daha iyiye taşımaya odaklanarak tüm ekibimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Kaynak:Basın Bülteni