22.09.2021
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (AFSÜ-TTO) tarafından Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen 6. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı, grup toplantıları, girişimci söyleşileri ve çalışma gruplarının sonuç raporlarının sunumu ile sona erdi.
“Tıbbi Bitkilerde Ham Maddeden Sağlık ve Ticarete Dönüşüm” teması doğrultusunda, iki gün boyunca istişarelerde bulunulan çalıştayın kapanışında Rektörümüz Prof. Dr. Nurullah Okumuş ve Cumhurbaşkanı Irak Özel Temsilcisi ve Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu birer konuşma yaptı.
Prof. Dr. Okumuş konuşmasında, tüm oturumları ve çalışma grubu toplantıları yoğun bir katılımla ve büyük bir özveriyle gerçekleştirilen çalıştayı başarıyla tamamlamaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi. Önemine inandığı ve özel bir ilgi duyduğu tıbbi ve aromatik bitkiler sahasında çok sayıda yetkin akademisyen ve iş dünyası temsilcisi ile aynı kaygıları ve umutları paylaşmaktan gurur duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Okumuş, “Çok eksiklerimiz var ama iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum.” dedi.
Afyonkarahisar Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsası İçin Prensip Kararı Alındı
Çalışma gruplarının raporlarında, önceki çalışmalarla karşılaştırıldığında daha net fikirlerin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Okumuş, çalıştayın raporunu en kısa sürede kitaplaştırarak kamuoyu ile paylaşacaklarını dile getirdi. Prof. Dr. Okumuş şöyle konuştu: “İyi tarım uygulamaları, standardizasyon, sertifikasyon, uygun bölge seçimi, doğru bitki seçimi gibi pek çok boyutu olan bu konuda en temel husus; bizim Afyonkarahisar’da sayın valimizin ve bakanımızın da teşvikiyle yapmaya başladığımız gibi organize olmak, kooperatifleşmek ve her hâlde bu işin borsasının kurulmasıdır. Artık bu noktaya da geldik.
Açılış konuşmamızda çalıştay kapsamında il yöneticilerimizle özel bir toplantı gerçekleştirip sizlere bir müjde veririz demiştik. Yapmış olduğumuz toplantıda inşallah tıbbi ve aromatik bitkiler borsasının Afyonkarahisar’da kurulması konusunda prensip kararına varıldı. Bu konuda Ticaret Borsamız bize destek vereceğini söyledi. Biz de AFSÜ olarak teknik destek sağlayacağız. Ticaret Odamız, valiliğimiz bu konuda bize destek olacak. Buna göre mevcut altyapının tıbbi ve aromatik bitkileri de içerecek şekilde veya ayrı bir başlık altında organize edilmesi gerekiyor.
Tabii bu noktada yerel siyasi destek ve irade çok önemli. Bunun dünkü toplantıda ortaya konmuş olması bizi çok mutlu etti.
Peki, ne getirecek borsa? Borsa buradaki sorunların büyük kısmına çözüm getirecek. Çiftçimiz neyi üreteceğini bilecek. Nereye satacağını, nasıl satacağını, kaça satacağını bilecek. Daha da önemlisi standardizasyondan, sertifikasyondan, doğru üründen, kaliteli üründen bahsediyoruz. Borsada ürün satmaya çalıştığınız zaman göreceksiniz ki nanenin ya da kekiğin kırk küsur çeşidi var. Bunların hangi alt türü ise onu oraya girmek zorunda kalacaksınız. Girerken de onaylı laboratuvarlardan alınmış bir analiz raporuyla oraya gireceksiniz. Bu neyi getirecek? Kaliteyi artıracak. Doğru iş yapanın, iyi iş yapanın, dürüst çalışanın da ürününün para etmesini sağlayacak.
Bu müjdeli haber Afyonkarahisar için, ülkemiz için inşallah hayırlara vesile olur.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Komisyonu Bölgesel Eylem Yönetim Planlamasını Afyonkarahisar’da Uyguluyor
Burada yapılan konuşmalarda bir öneri olarak, bölgesel eylem yönetim planlamaları yapılması denildi. Biz bunun bir örneğini Afyonkarahisar’da yapıyoruz. Valiliğimiz tarafından ilimizde bir Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Komisyonu kuruldu ve başkanlığı üniversitemize verildi. Aynen dediğiniz gibi ilçe bazında gidiyoruz. Oradaki belediye başkanı, kaymakam ve yetiştiriciler ile oturuyoruz; ne yapıyorsunuz, elinizdeki kayıtlarda neler var, diye sorarak bir fotoğraf çekmeye çalışıyoruz. Bununla ilgili de bir rapor yayınlayacağız inşallah. Afyonkarahisar yerelinde yaptığımız bu çalışma yurt genelinde yaygınlaştırılmalıdır.
Sonuç raporlarında bir ifade dikkatimi çekti; tıbbi ve aromatik bitkilerin atıklarının değerlendirilmesi. Bu çok önemli. Biz burada maalesef sadece istediğimizi alıyoruz, geri kalanını kullanmıyoruz. Amaranth bitkisi kökünden tepesine kadar kullanılabiliyor. Tohumunu un olarak, yağ için kullanabiliyorsunuz. İçindeki etken maddeleri kullanabiliyorsunuz. Yaprağından çay yapabiliyorsunuz, yaprak sarması yapabiliyorsunuz, gövdesini ve dallarını hayvan yemi olarak kullanabiliyorsunuz. Protein oranı çok yüksek. O yüzden bütünsel bakmak lazım bu ürünlere.
Patatesten Etil Alkol Üretecek Tesiste Nişastalı Yıkama Suyu da Kullanılacak
Afyonkarahisar’da, ülkemizde ilk olarak gerçekleştirdiğimiz bir örnek var. Buğday ve şeker pancarından etil alkol üretimi varken ülkemizde, bir yatırımcımız üniversite-özel sektör iş birliği ile patatesten yıllık beş milyon litre etil alkol üretecek bir tesisi şu anda kuruyor. Patates zaten kullanılıyor pek çok yerde ama biz hiç göze çarpmayan bir noktaya dikkat ettik; patatesin işlendiği fabrikalarda kabuklar yem sanayiinde kullanılıyor ama orada yıkama suyunda da nişasta var. Yüzde 13 ila 21 arasında yıkama suyunda nişasta bulduk. Yeni tesiste bu suyu da kullanacağız. Bunun doğaya boşu boşuna atılmasını engellememiz gerekiyor.
İnanılmaz bir cistus kaçağımız var ülkemizde. Hovardaca kullanıyoruz. Dağ kekiği, salep bitkisi, orkide gibi niceleri, sökülüp kaçırılıyor, çalınıyorlar açıkçası. Bunların yeterince kontrolü yok maalesef. Türk kekiğini hâlâ markalaştıramadığımız için Yunan kekiği olarak satılıyor dışarıda. Birçok bitkide durum bu şekilde. Korumamız gerekiyor.
Mevzuat konusunda çok serzenişlerde bulunuyoruz. Ürün geliştirme, klinik çalışmalar, faz çalışmalar vb. Aslında en büyük sorunlarımızdan biri şu: ilaç alanında ciddi bir sıkıntımız var. Mevzuat hazretleri önümüzde duruyor maalesef. En azından geleneksel bitkisel ürün veya tıbbi bitkisel ilaç konusunda slot uygulamasını ve önceliklendirmeyi kaldırın; en azından bu alanda önümüzü açın diye bir beklentimiz var.
Tohum Bilgisine Kadar Erişecek Bir Sertifikasyona Gidilmesi Gerekiyor
Sertifikasyon çok önemli. İster internet üzerinden olsun isterse eczaneler üzerinden olsun her ürünün mutlaka bir sertifika ile satılmasının sağlanması gerekiyor. Diyeceksiniz ki birçok tohumda bile sertifika yok, herkes önüne geleni ekiyor… En azından hangi tür olduğu, nerede ve kim tarafından üretildiğinin yazılması bile yeterli. Esasında tohum bilgisine kadar erişecek bir sertifikasyona gidilmesi gerekiyor. Bir ürün ortaya çıkıyor, onun barkodunu dahi kopyalayarak taklidini piyasaya sürebiliyorlar. Fakat yurt dışında bir, iki, üçüncü kez yalan söylerseniz kapılar yüzünüze kapanır. Bizim mutlaka sertifikasyon uygulamalarını yapmamız, benimsememiz ve özümsememiz gerekiyor. Aksi hâlde durumu altın yumurtlayan tavuk olarak görürsek, çok kısa sürede bu tavuğu kaybederiz diye düşünüyorum.
Teşvikler yapılmalı deniyor… Ben buna katılmıyorum. Herhalde dünyada Türkiye kadar tarımsal üretimin devlet tarafından teşvik edildiği başka ülke var mıdır, bilmiyorum. Milli Emlak’ın, Tarım Bakanlığının yeni teşviklerini öğrendik. Bir şey yapmak istiyorsak arazi de var tohum da var; bitki de var fide de var. Geriye üretmek kalıyor. Biraz kendimizi teşvik etmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Bu kadar güzel insanın, bilim insanının desteği ve teşvikiyle daha çok çalıştaylar yaparız ama artık ürüne dönüşmüş hâliyle yapalım, son noktaya gelmiş olarak yapalım inşallah. Çalıştayımıza katkısı olan, desteği olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”
Bölük Pörçük Değil Alım Garantili Üretim Şekline Dönmek Lazım
Çalıştayın kapanışında bir değerlendirme konuşması yapan Cumhurbaşkanı Irak Özel Temsilcisi ve Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu, ilk çalıştaydan altıncı çalıştaya uzanan süreçte alana ilişkin epey mesafe kat edildiğini söyledi. Çalıştayı hazırlayan, katılan ve destekleyen başta AFSÜ personeli ve akademisyenleri olmak üzere herkese teşekkür eden Prof. Dr. Eroğlu, bir zamanlar kocakarı ilacı olarak algılanan bitkilerin sağlıkta kullanımı konusunda genel bir farkındalık oluşmasında çalıştayların önemine işaret etti.
Hem halkta hem özel sektörde hem de devlet kademelerinde tıbbi ve aromatik bitkilerin önemine ilişkin büyük bir uyanış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu uyanış yeterli mi? Değil. Ne yapmamız lazım? Çalıştayın ilk günündeki özel oturumda güzel bir çalışma yaptık. Afyonkarahisar’da tıbbi ve aromatik bitkiler borsası kurulması kararını aldık. Bunun desteklenmesi şart.
Az önce rektörüm değindi. Arazi istiyorsanız Milli Emlak veriyor, teşvik istiyorsanız ilgili kurumlar veriyor. Yani arazi ve teşvik problemi yok. Bu noktada vatandaşa nerede, ne üretirse daha kazançlı çıkacağının anlatılması lazım. Bir de bölük pörçük değil de alım garantili üretim şekline dönmek lazım.
Üç yıl önce Çin Büyükelçisini Afyonkarahisar’a davet etmiştim, geldi. Akabinde Çin’den 100 tane büyük şirketin yöneticisi geldi. Onların bizden talepleri vardı. Fakat hiçbir şirketimiz onların taleplerini karşılayacak kapasiteye sahip değildi. Demek ki bunu iyi planlamamız gerekiyor. Bunun için borsa şart. İyi bir program şart. Bunu yapmamız lazım. Mesela üretim kadar pazarlama konusuna da odaklanmamız gerekiyor. Bu konuya kafa yormamız gerektiği kanaatindeyim. Bitkisel varlığımızı ham madde, yarı mamul ya da mamul olarak pazarlama imkânı mevcuttur.
Milletin menfaati, ülkenin kalkınması açısından bu çalıştayda tartışılan konuların ve ortaya konan tavsiyelerin ilgili kesimlere sunulması gerekiyor. Bunun için bir heyet teşkil edilmesini ve konunun takipçisi olunmasını tavsiye ediyorum. Ben de bu heyette yer almaya talibim. Çalıştay raporu en kısa sürede kitaplaştırılmalıdır. Böylece geldiğimiz noktayı daha net bir şekilde görebiliriz.
Bu çalıştaydan çok istifade ettim. İnşallah yedincisini de yapalım ama daha hazırlıklı olarak; bu altıncı çalıştaydan sonra neler yapıldı, hangi kurumlarla temasa geçildi, neler gerçekleşti, neler gerçekleşmedi ve niçin gerçekleşmedi bunu bir görelim. Beni de bu konuda bir nefer olarak görün. Nereye gidilecekse, kime müracaat edilecekse bu konuda yardımcı olmaya hazırım. Bakanlığım döneminde efendim yazı yazdık diyen adamı kolundan tutup atıyordum. Yazı yazmak, ilgili amiri aldatmaktır. Takip etmek, neticelendirmektir esas olan.
Ege Üniversitesi rektörünün bir teklifi oldu. Bu çalıştaylar Afyonkarahisar’ın bir ananesi hâline geldiği için şehrimizin 2022’deki 100. kurtuluş yıl dönümünde biz bunu devam ettirelim, İzmir’de de 2023’te uluslararası bir kongre yapalım dedik. İnşallah bu toplantılarda da bir araya gelme fırsatı olur.”
Çalıştay, konuşmaların ardından etkinlik sponsorlarına şilt takdim edilmesi ve günün anısına fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Kaynak : Basın Bülteni