23.05.2023
Araştırmacılar, Almanya’da antik insanlara ait ayak izlerinin en eski örneklerini keşfetti. İzler o kadar eski ki, günümüzde yaşamakta olan herhangi bir tür tarafından bırakılmış olmaları mümkün görünmüyor. Günümüzden yaklaşık 300 bin yıl önce oluşan bu izlerin Homo sapiens tarafından değil, antik (ve artık soyu tükenmiş olan) “Heidelberg halkı” (ya da Homo heidelbergensis) tarafından bırakıldığı düşünülüyor.Saha izlenimleri, araştırmacılara, Almanya’nın kuzeybatısında kalan Aşağı Saksonya eyaletindeki Schöningen Paleolitik bölgesinde keşfedilen hayvan ayak izlerinin yanı sıra, erken dönem insanlarının yaşam tarzına büyüleyici bir bakış imkânı sunuyor.
SON ORTAK ATAMIZDAN KALMA İZLER
H. heidelbergensis’in yetenekli avcılar olduğunu ve soylarının Neandertallerden bile daha eskiye dayandığını biliyoruz. Aslında, Neandertaller ile bizim son ortak atamız olarak görülüyorlar. Almanya’da bulunan Tübingen Üniversitesi’nden arkeolog Flavio Altamura, “İlk defa Schöningen’deki iki bölgede fosil ayak izlerine ilişkin ayrıntılı bir araştırma gerçekleştirdik” diyor: “Bu izler, sedimantolojik [tortu-bilimsel], arkeolojik, paleontolojik ve paleobotanik incelemelerden sağlanan bilgilerle birlikte, bize bölgenin Taş Devri’ndeki manzarası ve geçmişte bu bölgede yaşayan memeliler hakkında bir fikir sunuyor.”
Araştırmacılar, araştırmalarına dayanarak, tortu katmanlarından bölgede korunan kemiklere varıncaya dek her şeye bakıldığında, bu alanın geçmişte huş ağaçları, çam ağaçları ve otlardan meydana gelen yemyeşil bir manzarayla sarılmış bir göl olduğunu düşünüyor.
Alanda sadece üç H. heidelbergensis ayak izi tespit edildi; bu durum araştırmacılara çalışacak fazla malzeme sağlamıyor. Buna karşın ekip, diğer çalışmalardan sağlanan gözlemlerle karşılaştırmalar yaparak, bu izlerin bir yetişkin ve iki ergen genç tarafından bırakıldığını tahmin ediyor.
GEÇMİŞTE TROPİK BİR BÖLGE GİBİYDİ
Araştırma makalesi, büyük ihtimalle bir aile gezisinden kalan izlere baktığımızı aktarıyor. Bunun yanı sıra, gölün, hepsi de gölü yıkanmak ya da içmek için kullanan fillerin, gergedanların ve hatta çift parmaklı toynaklı hayvanların uğrak yeri olduğuna dair birçok kanıt mevcut.
Altamura, “Mevsime bağlı olarak, gölün etrafında bitkiler, meyveler, yapraklar, sürgünler ve mantarlar mevcuttu” diyor: “Ulaştığımız bulgular, bu soyu tükenmiş olan insan türünün sığ sularla göl ya da nehir kıyılarında yaşadığını teyit ediyor. Bu durum, hominin ayak izlerini barındıran diğer Alt ve Orta Pleistosen bölgelerinden de biliniyor.”
Daha önce kazı alanındaki tortu katmanı içerisine batmış ve genelde iyi korunmuş halde çok sayıda ahşap alet bulundu ve bulgular bu antik insan atalarının nasıl yaşadığına ilişkin ek bilgiler sağladı. 300 bin yıl sonra bulunan bu aletlerin hangi amaçla kullanıldığından emin olmak güç; fakat bunlar avlanma, ürün hasadı ya da inşa amaçlı kullanılmış olabilirler.
BÖLGEDE FİLLER VE GERGEDANLAR DA VARDI
Bunların dışında, kazı alanında soyu tükenmiş bir fil türü olan Palaeoloxodon antiquus’a dair kanıtlar da mevcut: Bu hayvanlar 4,2 metre yüksekliğe ve 13 ton ağırlığa ulaşabiliyordu. Avrupa’da türünün ilk örneği olarak bir gergedanın ayak izi de kayıt altına alındı.
Burada bulunan şey, antik insanların tarihini korumasıyla iyi tanınan bir bölgeden elde edilen bulguların oluşturduğu gerçek bir hazine. Bununla birlikte, araştırma, insan ayak izlerinden hayvan yuvalarına varıncaya dek geride kalan izlerin incelenmesini temel alan ‘içnoloji’ [ing. ‘ichnology’] disiplinin taşıdığı potansiyeli de ortaya koyuyor.
Yayınladıkları makalede, araştırmacılar, “İçnoloji, bilhassa çok-disiplinli bir yaklaşıma dahil edildiği zaman, tarih öncesi alanların yüksek çözünürlüklü çevresel, ekolojik ve arkeolojik bir görüntüsünü yeniden oluşturmak bağlamında güçlü bir araç olarak kendini gösteriyor” diyorlar.
Kaynak:Quaternary Science Reviews